9 Temmuz 2025’te yürürlüğe giren İklim Kanunu (İklim yasası), Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefi yolunda attığı en kritik adımlardan biri oldu. Peki bu yasa nedir ve gerçekte neyi değiştirecek? İşte madde madde etkileri ve tartışılan yönleri:
İklim Kanunu Nedir?
İklim yasası, ülkemizin iklim değişikliğiyle mücadelesini yasal bir çerçeveye kavuşturan Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren kapsamlı bir kanundur. Bu yasa, ülkemizin 2053 Net Sıfır Emisyon hedefine ulaşması için gerekli yasal altyapıyı oluşturmaktadır.
Yasanın Arka Planı: Neden Şimdi?
Öncelikle Türkiye’nin Paris Anlaşması’na taraf olması ve AB’nin sınırda karbon düzenlemesi gibi baskılar, bu yasanın hızlandırılmasında oldukça etkili oldu. Diğer yandan sanayi lobileri, yasanın aceleye geldiğini iddia ediyor. Bu sırada çevre örgütleri de geç kalındığını vurguluyor.
İklim Yasası mı, Yoksa Enerji Güvenliği Yasası mı?
Enerji uzmanları ise İklim Kanunu’nu sadece çevre politikası olarak görmüyor. Onlara göre bu düzenleme, aynı zamanda bir “enerji güvenliği yasası” olarak da yorumlanabilir. Türkiye’nin enerji ihtiyacının yaklaşık %75’ini ithalatla karşıladığını düşünürsek, bu yorum pek de haksız sayılmaz. Hele ki enerji fiyatlarının küresel krizlerle bir gecede fırladığı, jeopolitik risklerin arttığı şu dönemde. Burada yenilenebilir enerjiye geçiş çevre hassasiyetinden öte stratejik bir zorunluluk haline gelmiş durumda.
Ekonomistler de başka bir pencereden bakıyor. 2008 krizinden sonra küresel ekonomide ciddi bir kayma yaşandı ve sürdürülebilirlik artık “olsa iyi olur” kategorisinden çıktı. “Olmazsa olmaz’a dönüştü.” Ayrıca ESG yatırımlarının trilyon dolarlara ulaşması, bu paranın fosil yakıt projelerine uğramaması da tesadüf değil.
Mühendislik cephesinden gelen değerlendirmeler ise biraz daha teknik taraftan bakmamızı sağlıyor. Güneş ve rüzgâr teknolojilerindeki maliyetlerin son on yılda %85 düştü. Bu durum yasanın zamanlamasını fazlasıyla destekliyor. Ayrıca elektrikli araçlar artık süs değil, batarya depolama sistemleri olgunlaştı. Diğer yandan dijital izleme teknolojileri neredeyse her santralde bulunuyor.
Sosyologlar ise işin toplumsal tarafını anlatıyor. Özellikle gençlerde iklim bilinci, 2023’teki orman yangınları, seller ve kuraklık felaketlerinden sonra ciddi biçimde yükseldi. Bu şekilde siyasetin üzerinde de baskı oluşturdu ve karar vericilerin elini güçlendirdi.
Uzmanların ortak kanaati net: Sonuç olarak 2025’te İklim Yasası’nın çıkması, uluslararası baskılar, ekonomik mecburiyet, teknolojik olgunluk ve toplumsal talep gibi dört güçlü akımın bir araya gelmesiyle oluşan mükemmel bir sonuç.
İklim Kanunu Dikkat Çeken Maddeleri
Emisyon Ticaret Sistemi (ETS):
2027’den itibaren büyük ölçekli işletmeler karbon kotasıyla çalışacak. Kotasını aşanlar, piyasadan karbon kredisi almak zorunda.
Risk: KOBİ’lerin bu sisteme uyum sağlamakta zorlanabileceği belirtiliyor.
Fosil Yakıt Teşviklerinin Azaltılması:
Kömür ve doğalgaz projelerine devlet desteği kademeli olarak düşürülecek.
Tartışma: Enerji Bakanlığı, “enerji arz güvenliği” gerekçesiyle kömür santrallerine 2030’a kadar geçiş süreci tanıdı.
Yeşil Finansman:
Bankalar, iklim dostu projelere düşük faizli kredi verecek.
Örnek: İlk uygulama, rüzgâr enerjisi yatırımlarını kapsayacak.
Sektörel Etkiler: Kim Kazanacak, Kim Zorlanacak?
Enerji: Güneş ve rüzgâr yatırımları artacak, ancak kömür sektöründe iş kayıpları bekleniyor.
Otomotiv: Elektrikli araç alımlarında KDV indirimi gelecek.
Tarım: Sürdürülebilir tarım teknikleri zorunlu hale gelecek; çiftçilere eğitim desteği sağlanacak.
İklim Kanunu Hakkında Eksik Kalanlar ve Eleştiriler
Yaptırım Eksikliği: Emisyon hedeflerini tutturamayan firmalara cezai yaptırım net değil.
Yerel Yönetimler: Belediyelerin iklim eylem planları için ek bütçe ayrılmamış.
Adil Geçiş: Kömür bölgelerindeki işçiler için somut bir istihdam planı henüz yok.
Umut Verici Ama Yol Uzun
Yasa, Türkiye’nin iklim karnesini iyileştirme niyetini ortaya koysa da, uygulamadaki şeffaflık, denetim ve finansman sorunları çözülmezse hedefler kağıt üstünde kalabilir. Önümüzdeki dönemde, sanayi-çevre dengesinin nasıl kurulacağı en büyük sınav olacak.